Bir Alimin Ardından
Yaşarken hakkında hüsn-i
şehadete bulunulması bir insan, hatta bir Müslüman için büyük bir manevi kazanç
ve fazilettir. Aynı tanıklığın kişi vefat ettikten sonra devam etmesi büyük bir
bahtiyarlıktır. Dijital uygarlık çağında insan ve hassaten Müslüman önceden
yaşanılmış olandan çok daha çetin çok daha cazip tuzaklarla dolu sınavlardan
geçiyor. Başlarda kendilerine kemal ehli bir insan denilirken, dünyanın sunduğu
vaadlere kanıp haset, haz ve hırs ve girdabında kaybolan nicelerinin hikayelerini
daha bir sık görüyor ve duyuyoruz. Böyle sıkıntılı bir çağda kişinin sadelik ve
dinginlik arayışına pazarlıksız cevap veren dost, ağabey ve refîk-i tarik
bulmak ne kadar değerli ve ne kadar hayati oluyor. Dahası, o kişi umûr
gördüğünü ve tecrübesinin derinliğini ihtiyaç duyulduğunda hemen fark ettirmiş
ise, yardımın talep edenin işini yüksünmeden kendi işi görerek takip etmişse
onun giden samimi, özde bir mü’min olduğunu söylemek hakkaniyet gereği oluyor. Yine
bu kişi, akademinin rekabetçi, vicdanen köşeli havasında talebe ve mesai
arkadaşlarına kibir ve önyargıdan uzak bir muamele göstermiş ise şahsiyeti sözü
aşan bir kıymete dönüşüyor. Bu tavsifi sadece şahid olunan ve bizzat
deneyimlenen hal ve keyfiyet içinde mübalağaya kaçmadan sayfalarca sürdürmek,
anlatılan zat için hiç de yersiz bir medh-ü sena değildir. Bu kısa girizgâh 22.11.2020
tarihinde rahmet-i Rahman yolcusu olarak vedalaştığımız Hocamız, üstadımız,
ağabeyimiz NECATİ AVCI için kaleme alındı. Hüznümüzü rabbimize arz, kendisin
hayırla yad ediyoruz. Rabbim kendisini kendisinden razı olduğu bir kul olarak
karşılasın. Biz ondan razı idik. O da bizden razı olsun.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
İstiklal Yerleşkesi 15030 BURDUR
+90 248 213 29 20
+90 248 213 29 21
ilahiyat@mehmetakif.edu.tr
© 2018 Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi